26 Kasım 2009 Perşembe

Genel Görünüm

Çoktandır ihmal edilen bir blog sayfası durumu söz konusu.

Çok çalışmaktan deliren bünyeler, acı kayıplar, saçma sapan bir hayat.

Saçma sapan insanlar. 

Ama bütün bunlar doludizgin süregiderken, neden hayatımızdaki güzel insanlar toprağa karışıyor?

Çok fazla görüşmüyorduk belki, ama aynı iş yerini, aynı sokağı, aynı votkayı-birayı vs. paylaşmak hep büyük bir keyif olmuştu benim için. Çeviri yaparken darlandığımda msn'de görmek hep içimi rahatlatmıştı. İçip içip DC-Vertigo geyiği yapmak ne güzeldi.

Daha önce de sağa sola yazdığım şeyleri burada toparlama ihtiyacı hissediyorum. Aklımda kalan en eski cümle: "This is Aleph and you are on the Global Frequency!"

Belki başka şeyler de konuşmuşuzdur öncesinde (kesin konuşmuşuzdur) ama üzerinde geyik çevirdiğimiz en eski konu bu şekilde kayıtlara geçmiş bende.

Son görüşüm bizim pastanenin köşesinde olsa da aklımda kalan son konuşma "abi karar verdim, vigilante olacağım" cümlesi. Ve hala ara ara kendime kızıyorum kitap fuarına gitmediğim için. Keşke üşenmeseydim de kıçımı kaldırıp gitseydim.

Sokakta, nefes alması bile yasaklanması gereken bir sürü insan varken, nefesi ancak bu kadarına yeten arkadaşım da huzur içinde yatsın. Ki ben eminim şu an huzurlu olduğuna. Nefret ettiği bir çok şeyi geride bıraktı.

 Standart Winamp ibnelikleri: Pink Floyd - Remember a Day

6 Kasım 2009 Cuma

Hate Free Zone 8: Dizi Kafası

Taksim'de başıboş gezen bir sürü zibididen kurtulmak için yöntem:

Çakma bir dizi seti kurulur. Işıklar, paneller, kameralar vs.vs.

Ve bu aletleri görür görmez oraya toplanan yaklaşık 300 kişilik bir grup, kamyonlara bindirilip, İstanbul İl Sınırı yazan tabelalardan birinin dibine bırakılır. Biraz Umut Sarıkaya çakması gibi oldu ama ayaklarına beton döküp denize atmaktan daha çevre dostu bir eylem olduğu da kesin. 

Aslında o kadar da huzurlu şeyler dinliyorum ki şu an...

Vangelis - Tears in the Rain (Blade Runner)

Kitaro - Silver Moon (Silk Road)

falan...