Ama o dönem klibi dönen bir şarkı daha var: Breaking The Girl. Ben direk bu şarkıyı seçmişim algıda. Klibi çıksın Mtv'de de izleyeyim diye deliriyorum. O sıralar download kelimesi, dağarcığımızda yok. Kaset satın alıyoruz ama Red Hot Chili Peppers albümleri de Mersin'de yok. Ben İstanbul'a bir gelişimde, kuzenimden kopyalayıp, eski, radyolu Sony walkmenimde loop'a almaya çalışıyorum şarkıyı. Sürekli başa sarmaktan, piller ambele olmuş.
Lisenin 2. yılı... Matematik dersi... Ama o kadar sıkılıyorum ki... Arka sıralardan birine geçmişim, kafamı sıraya dayayıp, kulaklıkları takmışım... Kaptırmış gidiyorum. Elime iki adet Rotring kalem alıp, şarkıya davullarla eşlik ediyorum. O dönem matematik öğretmenimiz, ergenlik ateşiyle sırılsıklam aşık olduğum kızın annesi... Ben patır kütür çalıyorum şarkıyı, defter-silgi-kalemkutusu ekseninde kurduğum mini davulumla. Ve şu ses beni kendime getiriyor: "Oğlum biraz yavaş çal!"
Sınıf kopuyor. Ben gülmek ve utançtan kızarmak arasındaki ince çizgide git-geller içerisindeyim. Ama hep güzel bir anı olarak kazınıyor hafızama.
Aradan 15 sene geçmiş neredeyse... Ben hala dolmuşta ya da iş yerinde falan, bu şarkıyı dinlerken, ritm tutmaya başlıyorum otomatik olarak.
RHCP hayranı değilim ama bu şarkıyı 15 senedir sıkılmadan dinliyorum. Hep beni gerçek dünyadan uzaklaştırıyor. Bazen güzel anılarla geliyor, bazen yaramın içine dikenli bir tel sokuyor. Çünkü bazen diyor ki: She meant you no harm...
Ama bazen de şunu diyor: He loves no one else
Bunları yazarken, şarkı 6. turunu atıyor sahanın çevresinde...
Kanımda ise yaklaşık 35cl Rakı, ne tarafa gideceğini bilmez bir halde gezinmekte.
Bu blog girişinin rengi, sarıydı...
0 yorum:
Yorum Gönder